جَنَّةُ الْمَأْوٰ

Y-M Dünya Savaşı 1

BU YAZI HAZIRLANMAKTADIR



Ye'cüc ve Me'cüc kelimelerinin anlamlarına baktığımızda Ye'cüc tuzlu ve acı anlamında , Me'cüc ise yanmış , alevlenmiş manalarına geliyor.
 
Tevrat ve incil’de Ye’cüc Me’cüc

Tevrat’ta Ye'cüc ve Me'cüc kelimeleri geçmektedir. Ancak Kur'ân'daki Ye'cüc ve Me'cüc şekliyle değil, gog - magog olarak zikredilmektedir. Aşağıda tüm gog magog kelimelerinin geçtigi cümleleri görelim:
• “Yafes’in oğulları: Gomer ve Me’cüc ve Maday ve Yevân ve Tubal ve Mesek ve Tires.”(6)

• “Âdemoğlu, Magog Diyarından olan, Rosun, Mesekin ve Tubalın beyi Gog’a yönel ve ona karsı peygamberlik et ve de: Yehova söyle diyor: Rosun, Mesekin ve Tubalın beyi Gog, iste, ben sana karsıyım.”(7)

• “Bundan dolayı, Âdemoğlu peygamberlik et ve Gog’a de: Rab Yehova söyle diyor: Kavmim israil emniyette oturunca, sen o gün öğrenmeyecekmisin? Ve sen ve seninle beraber birçok kavimler, hepsi atlara binmiş, büyük bir cumhur ve kuvvetli bir ordu olarak, simalin sonlarından, kendi yerinden geleceksin ve diyarı örtmek için bir bulut gibi kavmim israil’e karsı çıkacaksın. Son günlerde vaki olacak ki, milletlerin gözü önünde sende takdis olunacağım zaman, ey Gog, onlar beni tanısınlar diye, seni kendi diyarıma karsı getirecegim.”(8)

• “ve Gog israil diyarına karsı geldigi zaman, Rab Yehovanın sözü, o günde vaki olacak ki, ateş püskürecegim.”(9)

• “ve sen, âdemoglu, Gog’a karsı peygamberlik et ve de: Rab Yahova söyle diyor: Rosun, Mesekin ve Tubalın beyi Gog, iste, ben sana karsıyım. Ve seni geri çevireceğim ve seni ileri götüreceğim ve Simalin sonlarından seni çıkaracağım ve sol elinden yayını ve sağ elinden okları vurup düşürecegim. Sen, bütün ordularınla ve yanında olan kavimlerle, israil dağları üzerine düşeceksin, yesinler diye her çeşit yırtıcı kuşa ve kırın canavarlarına seni vereceğim. Açık kırda düşeceksin, çünkü ben söyledim, Rab Yahova'nın sözü ve Magog üzerine ve adalarda emniyette oturanlar üzerine ateş göndereceğim ve bilecekler ki, ben Rab’ım.”(10)

• “ve o gün vaki olacak ki, srail’de denizin sarkında Geçiciler deresinde Goga kabir yeri verecegim ve oradan geçenleri o durduracak. Ve orada Gogu ve bütün cumhurunu gömecekler ve oraya Hamon-Gog deresi denilecek. Ve memleketi temizlesinler diye srail evi yedi ay onları gömmekte devam edecek.”(11)

• “ve bin yıl tamam olunca, seytan zindanından çözülecektir. Ve yerin dört kösesinde olan milletleri (Gog Magog) saptırmak ve onları cenk için bir araya toplamak üzere çıkacaktır. Onların sayısı denizin kumu gibidir.”(12) 

Gördügümüz gibi, Tevrat’ın Tekvin 10/2 ile ncil’in Yuhannanın Vahyi 20/8 kısımlarında Ye'cüc ve Me'cüc kelimeleri geçmektedir. Diger ayetlerde ise Gog Magog olarak geçmekte ve yine de benzerlik içerdiginden dolayı dikkat çekmektedir.

Tevrat’ın asağıda gösterdiğimiz olan kısımlarında Ye'cüc ve Me'cüc veya Gog Magog kelimeleri geçmese de, Ye'cüc ve Me'cüc kavminin söz anlamayan bir topluluk olduğundan bahseden Kur'ân ayeti (13) ile benzerlik içermesi ayrıca ilgi çekicidir.
• “Rab uzaktan dünyanın ucundan bir milleti, dilini anlayamayacağı bir milleti, kartal uçar gibi senin üzerine getirecek, kocamış olanın sahsına itibar etmeyen ve çocuklara acımayan sert yüzlü bir millettir. Seni helak edinceye kadar, hayvanların semeresini yiyecek ve seni bitirinceye kadar sana buğday, yeni şarap ve yağ, hayvanların yavrularını ve koyunların yavrularını bırakmayacaktır…”(14)

• “işte, ey israil evi, uzaktan üzerinize bir millet getirecegim, Rab diyor, o zorlu bir millet, eski bir millettir, bir millet ki, sen onun dilini bilmez ve ne dediklerini anlamazsın.”(15)

 Kaynaklar

6 - Tekvin, 10/2.
7 - Hezekiel, 38/2–3.
8 - Hezekiel, 38/14–16.
9 - Hezekiel, 38/18.
10 - Hezekiel, 39/1–6.
11 - Hezekiel, 39/11–12.
12 - Yuhannanın Vahyi, 20/7–8.
13 - Kehf, 18/93.
14 - Tesniye, 28/49–51.
15 Yeremya, 5/15.

 
 Kur'anı Kerim'de Ye’cüc Me’cüc
Enbiya : 95
Helak ettiğimiz bir memleket halkının bize dönmemeleri imkansızdır.

وَحَرَامٌ عَلٰى قَرْيَةٍ اَهْلَكْنَاهَٓا اَنَّهُمْ لَا يَرْجِعُونَ

Enbiya:96
Nihayet Ye'cüc ve Me'cüc'ün önü açıldığı zaman her tepeden akın ederler.

حَتّٰٓى اِذَا فُتِحَتْ يَأْجُوجُ وَمَأْجُوجُ وَهُمْ مِنْ كُلِّ حَدَبٍ يَنْسِلُونَ
 
 
 
Kehf : 94
Dediler ki: "Ey Zülkarneyn! Ye'cüc ve Me'cüc (adlı kavimler) yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?"

قَالُوا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ اِنَّ يَأْجُوجَ وَمَأْجُوجَ مُفْسِدُونَ فِي الْاَرْضِ فَهَلْ

نَجْعَلُلَكَ خَرْجاً عَلٰٓى اَنْ تَجْعَلَ بَيْنَنَا وَبَيْنَهُمْ سَداًّ
 
Kehf : 96
"Bana (yeterince) demir madeni getirin" dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince "körükleyin!" dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, "Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım" dedi.

اٰتُون۪ي زُبَرَ الْحَد۪يدِۜ حَتّٰٓى اِذَا سَاوٰى بَيْنَ الصَّدَفَيْنِ قَالَ انْفُخُواۜ حَتّٰٓى اِذَا


جَعَلَهُ نَاراًۙ قَالَ اٰتُون۪ٓي اُفْرِغْ عَلَيْهِ قِطْراًۜ
 
Kehf : 97
Artık onu ne aşabildiler, ne de delebildiler.

فَمَا اسْطَاعُٓوا اَنْ يَظْهَرُوهُ وَمَا اسْتَطَاعُوا لَهُ نَقْباً
 
Kehf : 98
Zülkarneyn, "Bu, Rabbimin bir rahmetidir. Rabbimin vaadi (kıyametin kopma vakti) gelince onu yerle bir eder. Rabbimin vaadi gerçektir" dedi.

قَالَ هٰذَا رَحْمَةٌ مِنْ رَبّ۪يۚ فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ رَبّ۪ي جَعَلَهُ دَكَّٓاءَۚ وَكَانَ وَعْدُ رَبّ۪ي حَقاًّۜ
 
Kehf : 99
O gün biz onları bırakırız, dalga dalga birbirlerine karışırlar. Sonra sûra üfürülür de onları toptan bir araya getiririz.

وَتَرَكْنَا بَعْضَهُمْ يَوْمَئِذٍ يَمُوجُ ف۪ي بَعْضٍ وَنُفِخَ فِي الصُّورِ فَجَمَعْنَاهُمْ جَمْعاًۙ
 
<  1 - 2 - 3 - 5 - 6 - 7 - 8 - 9  >

 

Şimdi Hadislerle devam edelim ;
 
Zeyneb bintu Cahs rivayetleri


(Yahya b. Bükeyr – Leys - Ukayl – bn Sihab – Urve b. Zübeyr – Zeyneb bt. Ebî Seleme – Ümmü Habîbe bt. Ebî Süfyan – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere telasla Zeynebin yanına gelerek
 
—“La ilahe illallah, yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak basparmagı ile sehadet parmagını halkaladı.
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu. 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(Buhari, Enbiya, 4/138.)


*********************************************************************************
 
(Ebu’l-Yeman – Su’ayb – Zührî – Urve b. Zübeyr – Zeyneb bt. Ebî Seleme –Ümmü Habibe bt. Ebî Süfyan – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere telasla Zeynebin yanına gelerek söyle dedi:
 
—“La ilahe illallah, yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak basparmagı ile sehadet parmagını halkaladı. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu. 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi
(Buhari, Menâkib, 4/198.)

 
*********************************************************************************
 
 
(Malik b. smail – bn Üyeyne – Zührî – Urve b. Zübeyr - Zeyneb bt. Ümmi Seleme – Ümmü Habibe – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere uykudan yüzü kırmızı olarak uyandı ve söyle dedi:
 
—“La ilahe illallah, yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı buyurdu, Süfyan eliyle doksan veya yüz isareti yaptı.
Denildi ki:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi
(Buhari, Fiten, 9/38.)

*********************************************************************************
 
 (Ebu’l-Yeman – Su’ayb ve smail – kardesi – Süleyman – Muhammed b. Ebî Atîk – bn Sihab ez-Zührî - Urve b. Zübeyr - Zeyneb bt. Ebî Seleme – Ümmü Habibe bt. Ebî Süfyan – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere telasla Zeynebin yanına gelerek
 
—“La ilahe illallah, vuku’u yaklasan bir serden dolayı vayAarabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak basparmagı ile sehadet parmagını halka gibi yaptı. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(Buhari, Fiten, 9/61.)

*********************************************************************************

(Amr en-Nâkıd – Sufyan b. Uyeyne – Zührî – Urve b. Zübeyr - Zeyneb bt. Ümmi Seleme – Ümmü Habibe – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere uykudan uyandı ve söyle dedi:
 
—“La ilahe illallah, vuku’u yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıld”ı buyurarak Süfyan eliyle on isareti yaptı. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi
(Müslim, Fiten ve Esratü’s-Sa’a, 8/165.)

*********************************************************************************
 
(Harmele b. Yahya – bn Vehb – Yunus – bn Sihab – Urve b. Zübeyr -Zeyneb bt. Ebî Seleme – Ümmü Habibe bt. Ebî Süfyan – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)

Nebi (s.a.v.) bir kere telasla, yüzü kızarmıs bir sekilde çıktı ve yanına gelerek söyle buyurdu:
 
—“La ilahe illallah, vuku’u yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak basparmagı ile sehadet parmagını halkaladı. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu. 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(Müslim, Fiten ve Esratü’s-Sa’a, 8/165.)

*********************************************************************************

(Said b. Abdurrahman el-Mahzûmî, Ebû Bekir b. Nâfi’ ve bir çok sahıs Süfyan b. Uyeyne – Zührî - Urve b. Zübeyr - Zeyneb bt. Ebî Seleme – Habîbe -Ümmü Habibe – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere telasla, yüzü kızarmıs bir sekilde uykudan uyandı ve söyle buyurdu:
 
—“La ilahe illallah, La ilahe illallah, La ilahe illallah, vuku’u yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak on isareti yaptı. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu.
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(Tirmizî, Fiten an Rasulillah, 4/.480, hadis no:2187.)

*********************************************************************************
  
(Ebû Bekir b. Ebî Seybe – Süfyan b. Uyeyne – Zührî – Urve – Zeyneb bt. Ümmü Seleme – Habîbe – Ümmü Habîbe – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)

Nebi (s.a.v.) bir kere telasla, yüzü kızarmıs bir sekilde uykudan uyandı ve söyle buyurdu:
 
—“La ilahe illallah, vuku’u yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak on isareti yaptı.
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu. 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(bn Mace, Fiten, 2/1305, hadis no: 3953.)

*********************************************************************************
 
(Ya’kub – babası – Salih b. Keysan – bn Sihab – Urve b. Zübeyr - Zeyneb bt. Ebî Seleme – Ümmü Habîbe bt. Ebî Süfyan – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)

Nebi (s.a.v.) bir kere telasla Zeynebin yanına gelerek
 
—“La ilahe illallah, vuku’u yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline , bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden sunun gibi bir delik açıldı” buyurarak basparmagı ile sehadet parmagını halka gibi yaptı. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu. 
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(Ahmed, Müsned, 5/428–429.)
 
*********************************************************************************
 
(Ya’kub – babası – bn shâk - bn Sihab – Urve b. Zübeyr - Zeyneb bt. Ebî Seleme – Ümmü Habîbe bt. Ebî Süfyan – Zeyneb bt. Cahs tarîki ile rivayet edilmistir.)
 
Nebi (s.a.v.) bir kere yanıma basparmagı ile isaret parmagını halka gibi yaparak geldi ve ;
 
—“Vuku’u yaklasan bir serden dolayı vay Arabın haline. Bugün Yecüc ve Mecüc’ün seddinden dirhem kadar delik açılmıstır” dedi. 
Bunun üzerine Cahs kızı Zeyneb:
—Ya Resulüllah, içimizde bu kadar salih kimseler varken biz helak olurmuyuz? Diye sordu.
Resulüllah (S.A.V.):
—Evet, çirkinlik çogaldıgı zaman, diye cevap verdi.
(Ahmed, Müsned, 5/428–429.)

İbn Abbas Rivayeti

(Abdullah b. Muhammed – Ebû Âmir Abdulmelik b. Amr – brahim – Halid– krime – bn Abbas tariki ile rivayet edilmistir.)

Resulüllah devesinin üzerinde Ka’beyi tavaf etti. Rükne geldiginde orayı isaret etti ve tekbir getirdi.
Zeyneb dedi ki:
Resulüllah söyle buyurdu: Yecüc ve Mecüc’ün seddi açıldı. Resulüllah eliyle doksan isareti yaptı.
(Buhari, Talak, 5/51.)
 
 
Huzeyfe b. Esîd Rivayetleri

(Ebû Haysame Züheyr b. Harb, shak b. brahim, bn Ebî Umar el-Mekkî –Süfyan b. Uyeyne – Furât el-Kazzâz – Ebi’t-Tüfeyl – Hüzeyfe b. Esîd el-Gifârî tariki ile rivayet edilmistir.)

Aramızda (bir konuyu) müzakere ederken resulullah çıka geldi: neyi müzakere ediyorsunuz, diye sordu. Kıyameti diye cevap verdik.
Peygamber (S.A.V.) söyle buyurdu:
“on alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır. Duhân; Deccâl; Dâbbe; Günesin batıdan dogması; Îsâ’nın nüzulü; Yecüc ve Mecüc; masrıkta, magribde ve arab yarımadasında yerin batması; Yemen’den çıkacak olan ates ki, insanları mahserlerine katarlayacak/toplayacaktır.”
(Müslim, Fiten, 8/178–179.)

*********************************************************************************
 
(Übeydullah b. Muaz el-Anberî – babası – Su’be – Furât el-Kazzâz - Ebî Tüfeyl – Ebî Sarîha Hüzeyfe b. Esîd tarîki ile rivayet edilmistir.)

Hz. Peygamber odasında idi ve biz biraz asagısındaydık. Bize dogru çıktı ve ne konustugumuzu sordu. Biz de; Kıyameti aramızda müzakere ediyoruz dedik.
Resulüllah (S.A.V.) söyle buyurdu:
On alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır. Masrıkta, magribde ve Arab yarımadasında yerin batması; Duhân, Dâbbetü’l-Ard, Yecüc ve Mecüc; Günesin batıdan dogması; Aden’in (köy) ücra kösesinden çıkacak olan ates ki, insanları katarlayacak/ toplayacak.
(Su’be – Abdülaziz b. Rafî’ – Ebî Tüfeyl – Ebî Sariha versiyonunda onuncu alamet Hz. Îsâ’nın nüzulü, baskalarının dedigine göre insanları denize atacak olan rüzgar.)
 
*********************************************************************************
 
(Müsedded ve Hannâd – Ebu’l-Ehves – Fûrât el-Kazzâz – Âmir b. Vâsıla –Ebî Tufeyl – Hüzeyfe b. Esîd el-Gifarî tarîki ile rivayet edilmistir.)

Hz. Peygamberin odasının yanında gölge bir yerde oturarak kıyameti tartısıyorduk. Seslerimiz yükselince ;
Peygamber (S.A.V.) söyle seslendi:
“on alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır. Günesin batıdan dogması; Dâbbe ve Yecüc Mecüc’ün çıkması; Deccâl; Hz. Îsâ’nın çıkısı; Duhân; masrıkta, magribde ve Arab yarımadasında üç yerin batması; Yemen’deki Aden’in (köy) ücra kösesinden çıkacak olan ates ki, insanları mahserlerine sürükleyecektir.
(Ebu Davud, Melâhim, 4/163, hadis no: 4311.)
 
*********************************************************************************

(Bündâr – Abdurrahman b. Mehdî – Süfyan – Fûrât el-Kazzâz – Ebî Tüfeyl – Hüzeyfe b. Esîd tarîki ile rivayet edilmiştir.)

Kıyameti aramızda müzakere ederken Resulüllah odadan bize baktı ve şöyle buyurdu: “on alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır. Güneşin batıdan doğması; Yecüc ve Mecüc; Dâbbe; maşrıkta, mağribde ve Arab yarımadasında yerin batması; Aden’in (köy) ücra köşesinden çıkacak olan ateş ki, insanları katarlayacak veya toplayacak, nerede konaklarlarsa onlarla beraber konaklayacak ve nerede kaylüle (öğle uykusu) yaparlarsa onlarla beraber kaylüle yapacaktır.
(Tirmizi, Fiten, 4/477, hadis no: 2183. )

Bu hadis beni çok düşündürdü özellikle aden'in yani yemende en ücra köşesinde bir ateş çıkacak yani bir fitne ateşi çıkacak ve insanları katarlıyacak yani göçe zorlayacak ama insanlar nereye gitse bu fitne de onlarla beraber gidecek. Magribde ve arap yarım adasında yer batması olayının hemen ardından gerçekleşecek bir olayı anlatıyor. 

 
(Süfyan b. Uyeyne – Fûrât – Ebî Tüfeyl – Hüzeyfe b. Esîd tarîki ile rivayet edilmistir.)

 
Kıyameti aramızda müzakere ederken Resulüllah (S.A.V.) odasından çıktı ve ne konustugumuzu sordu.
-Dediler ki; kıyameti müzakere ediyoruz.
O da söyle buyurdu:
-“on alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır. Duhân; Deccâl; Dâbbe; Günesin batıdan dogması; Nüzul-i Îsâ; Yecüc ve Mecüc; masrıkta, magribde ve Arab yarımadasında yerin batması; Kıble tarafından çıkacak olan ateş ki, insanları mahserlerine götürecektir.37
19:
Muhammed b. Ca’fer – Su’be – Fûrât – Ebî Tufeyl – Ebî Sarîha tarîki ile
rivayet edilmistir.
Resulüllah odasında idi ve biz yan tarafta sohbet ediyorduk. Hz. Peygamber
tesrif buyurarak ne konustugumuzu sordu. Kıyameti konustugumuzu söyledik ve
bunun üzerine söyle buyurdu: “on alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır.
Masrıkta, magribde ve Arab yarımadasında yerin batması; Duhân; Deccâl; Dâbbe;
Günesin batıdan dogması; Yecüc ve Mecüc; Aden’in (köy) ücra kösesinden çıkacak
37 
23
olan ates ki, insanları katarlayacak. (Su’be dedi ki: zannedersem söyle dedi) insanlar
nerede konaklarlarsa onlarla beraber konaklayacak ve nerede kaylüle (ögle uykusu)
yaparlarsa onlarla beraber kaylüle yapacaktır.38
20:
Abdurrahman b. Mehdî – Süfyan – Fûrât – Ebî Tufeyl – Huzeyfe b. Esîd el-
Gıfarî tarîki ile rivayet edilmistir.
Kıyameti aramızda müzakere ederken Resulüllah odadan bize baktı ve söyle
buyurdu: “on alamet görmeden kıyamet kopmayacaktır. Günesin batıdan dogması;
Duhân; Dâbbe; Yecüc ve Mecüc; Îsâ b. Meryemin çıkısı; Deccâl; masrıkta,
magribde ve Arab yarımadasında yerin batması; Aden’in (köy) ücra kösesinden
çıkacak olan ates ki, insanları katarlayacak veya toplayacak, nerede konaklarlarsa
onlarla beraber konaklayacak ve nerede kaylüle (ögle uykusu) yaparlarsa onlarla
beraber kaylüle yapacaktır.39
38 Ahmed, Müsned, 4/6–7.
39 aynı yer.
24
4. mran b. Husayn Rivayetleri
21:
Muhammed b. Bessar – Yahya b. Sa’îd – Hisâm b. Ebî Abdullah – Katade –
Hasan – mran b. Husayn tarîki ile rivayet edilmistir.
“Bir seferde Resulüllah ile beraberdik ve Resulüllah ile ashabı arasında
yürüyüste fark hâsıl olmustu. Bunun üzerine Resulüllah su iki ayeti, “Ey insanlar!
Rabbinizin emrine muhalefet etmekten sakınınız; kıyametin zelzelesi pek müthistir”
den “fakat Allah’ın azabı siddetlidir” kavline kadar olan ayetleri yüksek sesle okudu.
Ashab bunu isitince bineklerini kamçıladılar ve Resulüllah(ın etrafında kalabalık
olusturdular), “o günün nasıl bir gün oldugunu biliyor musunuz?” buyurdu. Ashab,
“Allah ve Resulü en iyi bilir!”dediler. Resulüllah buyurdu ki: “o öyle bir gündür ki,
Allah o günde Âdem’i çagıracaktır ve ‘Ey Âdem!’ buyuracaktır, ‘cehennem fırkasını
gönder!’ Âdem, ‘ey Rabbim!’ diyecek, ‘cehennem fırkası hangisidir?’ Allah söyle
buyuracak: ‘her binden dokuz yüz doksan dokuzu cehenneme, biri cennete!’ bunun
üzerine millet/ashab öyle ümitsizlige kapıldılar ki, yüzlerinde gülümseme eseri
kalmadı. Resulüllah ashabının bu halini görünce söyle buyurdu: ‘çalısınız ve iyimser
olunuz! Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin olsun ki, siz iki mahlûkatla
berabersiniz ki, bu iki mahlûkat hangi seyle beraber olurlarsa onu pek çogaltırlar:
Yecüc ve Mecüc ile Âdemogullarından ve blis’in zürriyetinden ölenler/helâk
25
olanlar.’ Bunun üzerine milletten, duydukları kaygının bir kısmı kalktı/kaldırıldı.
Sonra Resulüllah söyle buyurdu: ‘çalısın ve (gelecek için) sevinin! Muhammed’in
bütün benligine hâkim olan Zât’a yemin ederim ki, milletler/insanlar içinde siz,
devenin bir tarafındaki ben veya atın bacagındaki rakme kadarsınız ancak!’.”40
22:
Yahya – Hisam – Katade – Hasan – mran b. Husayn tarîki ile rivayet
edilmistir.
“Bir seferde Resulüllah ile beraberdik ve Resulüllah ile ashabı arasında
yürüyüste fark hâsıl olmustu. Bunun üzerine Resulüllah su iki ayeti, “Ey insanlar!
Rabbinizin emrine muhalefet etmekten sakınınız; kıyametin zelzelesi pek müthistir”
ayetini yüksek sesle okudu. Ashab bunu isitince bineklerini kamçıladılar ve
Resulüllahın etrafında kalabalık olusturdular, “o günün nasıl bir gün oldugunu
biliyor musunuz?” buyurdu. Ashab, “ancak Allah ve Resulü bilir!”dediler.
Resulüllah buyurdu ki: “o gün, rabbinin Âdem’e seslenecegi gündür. Rabbi Âdem‘e;
‘Ey Âdem!’ buyuracaktır, bir grup insanı cehenneme sevk et!’ Âdem, ‘ey Rabbim!’
diyecek, ‘cehennem fırkası hangisidir?’ Allah söyle buyuracak: ‘her binden dokuz
yüz doksan dokuzu cehenneme, biri cennete!’ Bunun üzerine ashab öyle ümitsizlige
kapıldılar ki, yüzlerinde gülümseme eseri kalmadı. Resulüllah ashabının bu halini
40 Tirmizi, Tefsir, 5/323, hadis no: 3169.
26
görünce söyle buyurdu: ‘çalısınız ve iyimser olunuzi, Muhammed’in nefsi elinde olan
Allah’a yemin olsun ki, siz iki mahlûkatla berabersiniz ki, bu iki mahlûkat hangi
seyle beraber olurlarsa onu pek çogaltırlar: Yecüc ve Mecüc ile Ademogullarından
ve blis’in zürriyetinden ölenler/helâk olanlar.’ Bunun üzerine milletten, duydukları
kaygının bir kısmı kalktı/kaldırıldı. Sonra Resulüllah söyle buyurdu: ‘çalısın ve
(gelecek için) sevinin! Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
insanlar içinde siz, devenin bir tarafındaki ben veya atın bacagındaki rakme
kadarsınız ancak!’.”41
5. Ebû Hureyre Rivayetleri
23:
Musa b. sma’il – Vuheyb – bn Tâvûs – Tâvûs – Ebû Hureyre tarîki ile
rivayet edilmistir.
Resulüllah söyle buyurdu: “Yecüc ve Mecüc’ün seddi su sekilde açıldı
(Vuheyb) parmaklarını birbirine geçirdi ve doksan isareti yaptı.”42
24:
41 Ahmed, 4/435.
42 Buhari, Fiten, 9/61.
27
Müslim b. brahim – Vuheyb – bn Tâvûs – Tâvûs – Ebû Hureyre tarîki ile
rivayet edilmistir.
Resulüllah buyurdu: “Allah Yecüc ve Mecüc’ün seddinden su sekilde delik
açtı diyerek parmaklarını birbirine geçirdi ve doksan isareti yaptı.”43
25:
Ebu Bekir b. Ebu Seybe – Ahmed b. shak – Vuheyb – Abdullah b. Tâvûs –
Tâvûs – Ebû Hureyre tarîki ile rivayet edilmistir.
Resulüllah söyle buyurdu: “Yecüc ve Mecüc’ün seddinden bugün su sekilde
açıldı (Vuheyb) parmaklarını birbirine geçirdi ve doksan isareti yaptı.”44
26:
Affân – Vuheyb – Abdullah b. Tâvûs – Tâvûs – Ebû Hureyre tarîki ile
rivayet edilmistir.
Resulüllah söyle buyurdu: “Yecüc ve Mecüc’ün seddinden bugün su sekilde
açıldı (Vuheyb) parmaklarını birbirine geçirdi ve doksan isareti yaptı.”45
27:
Yahya b. shak – Vuheyb – bn Tâvûs – Tâvûs – Ebû Hureyre tarîki ile
rivayet edilmistir.
43 Buhari, Enbiya, 4/138.
44 Müslim, Fiten, 8/166.
45 Ahmed, 2/529.
28
Resulüllah söyle buyurdu:“Yecüc ve Mecüc’ün seddinden su sekilde açıldı,
doksan isareti yaptı yumrugunu biriktirdi”46
28:
Muhammed b. Bessar ve birkaç râvî – Hisam b. Abdülmelik – Ebu Avvâne
– Katade – Ebî Râfi’ – Ebu Hureyre tarîki ile rivayet edilmistir.
“Peygamber sedd hakkında söyle buyurdu: “(Ye'cüc ve Me'cüc) her gün
seddi oyarlar. Delmeye yaklastıkları vakit, günesin ısıgını görürler, baslarındaki
âmir, ‘dönün, seddi yarın delersiniz der. Sonra Allah onu (seddin oyulan kısmını)
oldugundan daha saglam olarak iade eder. Nihayet müddetleri dolunca ve Allah da
onları insanların üzerine salıvermek dileyince, baslarındaki âmir, ‘dönün, yarın
insallah onu deleceksiniz!’ Sonra (ertesi gün) döndüklerinde seddi, bıraktıkları
zamanki sekliyle bulurlar. Bunun üzerine seddi deler ve insanların üzerine yürürler.
Bütün suları içerler. Halk onlardan kaçar. Oklarını göge fırlatırlar ve kana bulanmıs
olarak döner. Bunun üzerine –sımararak ve böbürlenerek- söyle derler:
‘yeryüzündekileri kırdık, göktekileri de maglup ettik.’ Sonra Allah onlara
enselerinden negaf kurtlarını musallat eder ve bu yüzden kırılırlar.” Resulüllah
buyurdu ki: “Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin olsun ki, yeryüzünün
(etçil) hayvanları onların etlerinden semirecek ve en iyi sekilde beslenecektir. ”47
46 Ahmed, 2/529.
47 Tirmizi, Tefsir, 5/313, hadis no: 3153.
29
29:
Ezher b. Mervan – Abdul’alâ– Sa’îd – Katade – Ebu Râfi’ – Ebu Hureyre
tarîki ile rivayet edilmistir.
“Peygamber sedd hakkında söyle buyurdu: “(Ye'cüc ve Me'cüc)her gün
seddi oyarlar. Delmeye yaklastıkları vakit, günesin ısıgını görürler, baslarındaki
âmir, ‘dönün, seddi yarın delersiniz der. Sonra Allah onu (seddin oyulan kısmını)
oldugundan daha saglam olarak iade eder. Nihayet müddetleri dolunca ve Allah da
onları insanların üzerine salıvermek dileyince, baslarındaki âmir, ‘dönün, yarın
insallah onu deleceksiniz!’ Sonra (ertesi gün) döndüklerinde seddi, bıraktıkları
zamanki sekliyle bulurlar. Bunun üzerine seddi deler ve insanların üzerine yürürler.
Bütün suları içerler. Halk onlardan kaçar. Oklarını göge fırlatırlar ve kana bulanmıs
olarak döner. Bunun üzerine –sımararak ve böbürlenerek- söyle derler:
‘yeryüzündekileri kırdık, göktekileri de maglup ettik.’ Sonra Allah onlara
enselerinden negaf kurtlarını musallat eder ve bu sekilde onları katleder.”
Resulüllah buyurdu ki: “Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin olsun ki,
yeryüzünün (etçil) hayvanları onların etlerinden semirecek ve en iyi sekilde
beslenecektir. ”48
48 bn Mace, Fiten, 2/1364, hadis no. 4080.
30
6. bn Mes’ûd Rivayetleri
30:
Muhammed b. Bessar – Yezid b. Harun – el-Avvam b. Havseb – Cebele b.
Suheym – Mu’sir b. Afâze – Abdullah b. Mes’ud tarîki ile rivayet edilmistir.
“Resulüllah geceleyin (miraca) götürüldügü zaman brahim, Musa ve
sa(a.s.)’a rastladı da kıyamet hakkında müzakere ettiler. brahim’den baslayarak
kıyameti(n ne zaman kopacagını) ona sordular. Bu konuda hiçbir sey bilmiyorum
dedi. Sonra Musa (a.s.)’a soruldu, o da bilmiyorum dedi. Bunun üzerine söz sa bin
Meryem’e verildi. O: kıyametin kopmasına yakın seyler (olaylar) hakkında bana
bilgi verildi. Ama kıyametin kopmasını Allah’tan baska hiç kimse bilemez, dedikten
sonra Deccal’ın çıkmasını anlattı. Dedi ki: sonra ben inip onu öldürecegim ve
bundan sonra halk memleketlerine dönecekler. Bu kere onların karsısına Ye'cüc ve
Me'cüc çıkacak ve her tepeden hızla gideceklerdir. Artık Ye'cüc ve Me'cüc
ugradıkları her suyu içip tüketecekler ve ugrayacakları her seyi bozup alt üst
edecekler. Bunun üzerine halk feryat ederek Allah’tan yardım dileyecekler. Ben de
Allah’a dua ederek Ye'cüc ve Me'cüc’ü öldürmesini dileyecegim. (Bu dilek kabul
olunacak) ve yer onların leslerinin kokusu ile pis pis kokacak. Ben yine Allah’a dua
edecegim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları tasıyıp denize atacaktır. Daha
sonra daglar ufaltılıp dagıtılacak ve yer derinin yayılıp genisledigi gibi
31
genisletilecektir. ste o durum olunca insanlara yakınlıgı bakımından kıyametin, ev
halkı ne zaman dogumu ile âniden karsılasacaklarını bilmedikleri hamile kadın gibi
olacagı bana bildirildi.”49
31:
Hüseym – el-Avvâm – Cebele b. Süheym – Mü’sir b. Afâze – bn Mes’ud
tarîki ile rivayet edilmistir.
“Resulüllah geceleyin (miraca) götürüldügü zaman brahim, Musa ve
sa(a.s.)’a rastladı da kıyamet hakkında müzakere ettiler. brahim’den baslayarak
kıyameti(n ne zaman kopacagını) ona sordular. Bu konuda hiçbir sey bilmiyorum
dedi. Sonra Musa (a.s.)’a soruldu, o da bilmiyorum dedi. Bunun üzerine söz sa bin
Meryem’e verildi. O: kıyametin kopmasına yakın seyler (olaylar) hakkında bana
bilgi verildi. Ama kıyametin kopmasını Allah’tan baska hiç kimse bilemez, dedikten
sonra Deccal’ın çıkmasını anlattı. Dedi ki: sonra ben inip onu öldürecegim ve
bundan sonra halk memleketlerine dönecekler. Bu kere onların karsısına Ye'cüc ve
Me'cüc çıkacak ve her tepeden hızla gideceklerdir. Artık Ye'cüc ve Me'cüc
ugradıkları her suyu içip tüketecekler ve ugrayacakları her seyi bozup alt üst
edecekler. Bunun üzerine halk feryat ederek Allahtan yardım dileyecekler. Ben de
49 bn Mace, Fiten, 2/1365, hadis no: 4081.
32
Allah’a dua ederek Ye'cüc ve Me'cüc’ü öldürmesini dileyecegim. (Bu dilek kabul
olunacak) ve yer onların leslerinin kokusu ile pis pis kokacak. Ben yine Allah’a dua
edecegim. Allah da bir su gönderecek ve o su onları tasıyıp denize atacaktır. Daha
sonra daglar ufaltılıp dagıtılacak ve yer derinin yayılıp genisledigi gibi
genisletilecektir. ste o durum olunca insanlara yakınlıgı bakımından kıyametin, ev
halkı gece mi gündüz mü, ne zaman dogumu ile âniden karsılasacaklarını
bilmedikleri hamile kadın gibi olacagı bana bildirildi.”50
7. bn Harmele Rivayeti
32:
Muhammed b. Bisr – bn Amr – Hâlid b. Amr – bn Harmale – halası tarîki
ile rivayet edilmistir.
Resulüllah akrep ısırması nedeniyle parmagının sargılı oldugu bir halde
bize hitab etti ve söyle buyurdu: “Siz düsman yoktur diyorsunuz. Ancak düsmanınız
eksik olmayacak. Taki Yecüc ve Mecüc ortaya çıkacak. Onlar genis yüzlü, küçük
gözlü, kızıl saçlı insanlardır. Bunlar her tepeden inerler. Yüzleri deriden yapılmıs
kalkanlar gibidir.”51
50 Ahmed, 1/375.
51 Ahmed, 5/.271.
33
8. Nevvas b. Sem’ân el-Kilâbî Rivayetleri
33:
34
Ebu Haysame Züheyr b. Harb ve Muhammed b. Mihrân – el-Velîd b.
Müslim – Abdurrahman b. Yezid b. Câbir – Yahya b. Câbir – Abdurrahman b.
Cübeyr – Cübeyr b. Nüfeyr el-Hadramî – Nevvas b. Sem’ân el-Kilâbî tarîki ile
rivayet edilmistir.
…Sonra Allah, ona: ‘kullarımı Tûr’a geçir!’ diye vahyedecek, ‘çünkü ben
bir takım kullarımı (Zülkarneyn seddinden) indirdim ki, onlarla savasmaya hiç
kimsenin gücü yetmez.’ Allah, Ye'cüc ve Me'cüc’ü gönderecektir. Bunlar Allah-ü
Teala’nın buyurdugu gibi, her tepeden adeta akarcasına ineceklerdir. Öndekiler
Taberiyye gölüne ugrayacak ve gölün bütün suyunu içeceklerdir. Sonra geridekiler
bu göle ugrayacak, ‘bir defasında bu yerde su vardı!’ diyecekler. Sonra Beytü’l-
Makdis dagına varıncaya kadar yürüyeceklerdir. O zaman ‘yeryüzündekileri
öldürdük, geliniz, göktekileri de öldürelim!’ diyecekler. Bunun üzerine oklarını göge
dogru atacaklar ve Allah, onların oklarını kendilerine kana bulanmıs olarak
çevirecektir. Meryem’in oglu sa ve adamları da muhasara altına alınacaktır.
Nihayet o gün bir öküz bası, bugün herhangi biriniz için 100 dinardan onlara daha
kıymetli olacaktır. Sonra Meryem’in oglu sa ve adamları Allah’a niyazda
bulunacaklar ve bunun üzerine Allah, onların boyunlarında kurtçuklar peyda edecek,
bir tek nefsin ölümü gibi kırılacak ve öleceklerdir…”52
34:
52 Müslim, Fiten, 8/196.
35
Ali b. Hucr – el-Velid b. Müslim ve Abdullah b. Abdurrahman b. Yezid b.
Cabir – Abdurrahman b. Yezid b. Cabir – Yahya b. Cabir – Abdurrahman b. Cübeyr
– Cübeyr b. Nüfeyr – Nevvas b. Sem’an el-Kilabi tarîki ile rivayet edilmistir.
“…Sonra Allah, ona: ‘kullarımı Tûr’a geçir!’ diye vahyedecek, ‘çünkü ben
bir takım kullarımı (Zülkarneyn seddinden) indirdim ki, onlarla savasmaya hiç
kimsenin gücü yetmez.’ Allah, Ye'cüc ve Me'cüc’ü gönderecektir. Bunlar Allah-ü
36
Teala’nın buyurdugu gibi, her tepeden adeta akarcasına ineceklerdir. Öndekiler
Taberiyye gölüne ugrayacak ve gölün bütün suyunu içeceklerdir. Sonra geridekiler
bu göle ugrayacak, ‘bir defasında bu yerde su vardı!’ diyecekler. Sonra Beytü’l-
Makdis dagına varıncaya kadar yürüyeceklerdir. O zaman ‘yeryüzündekileri
öldürdük, geliniz, göktekileri de öldürelim!’ diyecekler. Bunun üzerine oklarını göge
dogru atacaklar ve Allah, onların oklarını kendilerine kana bulanmıs olarak
çevirecektir. Meryem’in oglu isa ve adamları da muhasara altına alınacaktır.
Nihayet o gün bir öküz bası, bugün herhangi biriniz için 100 dinardan onlara daha
kıymetli olacaktır. Sonra Meryem’in oglu isa ve adamları Allah’a niyazda
bulunacaklar ve bunun üzerine Allah, onların boyunlarında kurtçuklar peyda edecek,
bir tek nefsin ölümü gibi kırılacak ve öleceklerdir…”53
35:
53 Tirmizi, Fiten, 4/477-477.
37
Hisam b. Ammâr – Yahya b. Hamza – Abdurrahman b. Yezid b. Cabir –
Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr – babası – Nevvas b. Sem’an el-Kilabi tarîki ile
rivayet edilmistir.
“…Allah, Ye'cüc ve Me'cüc’ü gönderecektir. Bunlar Allah-ü Teala’nın
buyurdugu gibi, her tepeden adeta akarcasına ineceklerdir. Öndekiler Taberiyye
gölüne ugrayacak ve gölün bütün suyunu içeceklerdir. Sonra geridekiler bu göle
ugrayacak, ‘bir defasında bu yerde su vardı!’ diyecekler. Sonra Beytü’l-Makdis
dagına varıncaya kadar yürüyeceklerdir. O zaman ‘yeryüzündekileri öldürdük,
38
geliniz, göktekileri de öldürelim!’ diyecekler. Bunun üzerine oklarını göge dogru
atacaklar ve Allah, onların oklarını kendilerine kana bulanmıs olarak çevirecektir.
Meryem’in oglu sa ve adamları da muhasara altına alınacaktır. Nihayet o gün bir
öküz bası, bugün herhangi biriniz için 100 dinardan onlara daha kıymetli olacaktır.
Sonra Meryem’in oglu sa ve adamları Allah’a niyazda bulunacaklar ve bunun
üzerine Allah, onların boyunlarında kurtçuklar peyda edecek, bir tek nefsin ölümü
gibi kırılacak ve öleceklerdir…”54
36:
54 bn Mace, Fiten, 2/1365, hadis no:4075.
39
Velid b. Müslim Ebu’l-Abbas – Abdurrahman b. Yezid b.Cabir – Yahya
b.Cabir – Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr – Cübeyr b. Nüfeyr – Nevvas b. Sem’an
el-Kilabi tarîki ile rivayet edilmistir.
“…Allah, Ye'cüc ve Me'cüc’ü gönderecektir. Bunlar Allah-ü Teâlâ’nın
buyurdugu gibi, her tepeden adeta akarcasına ineceklerdir. Öndekiler Taberiyye
gölüne ugrayacak ve gölün bütün suyunu içeceklerdir. Sonra geridekiler bu göle
ugrayacak, ‘bir defasında bu yerde su vardı!’ diyecekler. Sonra Beytü’l-Makdis
dagına varıncaya kadar yürüyeceklerdir. O zaman ‘yeryüzündekileri öldürdük,
geliniz, göktekileri de öldürelim!’ diyecekler. Bunun üzerine oklarını göge dogru
40
atacaklar ve Allah, onların oklarını kendilerine kana bulanmıs olarak çevirecektir.
Meryem’in oglu sa ve adamları da muhasara altına alınacaktır. Nihayet o gün bir
öküz bası, bugün herhangi biriniz için 100 dinardan onlara daha kıymetli olacaktır.
Sonra Meryem’in oglu sa ve adamları Allah’a niyazda bulunacaklar ve bunun
üzerine Allah, onların boyunlarında kurtçuklar peyda edecek, bir tek nefsin ölümü
gibi kırılacak ve öleceklerdir. sa ve adamları inecekler, onların yaglarının, kokmus
etlerinin ve kanlarının doldurmadıgı bir karıslık yer bulamayacaklardır. sa ve
adamları Allah’a niyaz edecekler, bunun üzerine Allah onların (cifelerinin) üzerine
deveboyunlarına benzeyen kuslar gönderecek, bu kuslar onları derin bir çukura
atacaktır. Müslümanlar onların yaylarını, oklarını ve okluklarını yedi sene yakıt
olarak kullanacaklardır. Sonra Allah onlara bir yagmur gönderecek, kıldan veya
kerpiçten hiçbir ev bu yagmurdan kurtulmayacaktır. Bu yagmur, yeryüzünü
yıkayacak ve onu ayna gibi bırakacaktır. Sonra topraga ‘meyvelerini çıkar ve
bereketini geri çevir!’ denilecek, iste o gün cemaat nar yiyecek ve kabuklarıyla
gölgelenecektir. Süt bereketlenecek, nihayet insanların kalabalık cemaatleri yeni
dogurmus bir deve ile yetinecekler; bir kabile, yeni dogurmus bir sıgırla yetinecek ve
bir oymak yeni dogurmus bir davar ile yetinecektir. Onlar bu durumda iken Allah bir
rüzgâr gönderecek ve bu rüzgâr bütün müminlerin ruhlarını kabzedecektir. Geri
kalan insanlar merkeplerin (ulu orta) çiftlesmeleri gibi (göz önünde) çiftlesecekler ve
kıyamet onların basına kopacaktır.”55
37:
55 Ahmed, 4/181.
41
Hisam b. Ammâr – Yahya b. Hamza – bn Cabir – Yahya b. Cabir –
Abdurrahman b. Cübeyr b. Nüfeyr – Cübeyr b. Nüfeyr – Nevvas b. Sem’an el-Kilabi
tarîki ile rivayet edilmistir.
“Müslümanlar Yecüc ve Mecüc’ün (silah olarak kullandıkları) yaylarından,
oklarından ve kalkanlarından yedi yıl ates yakacaktır.”56
9. Ebû Sa’îd el-Hudrî Rivayetleri
38:
shak b. Nasr – Ebu Usame – A’mes – Ebu Salih – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki
ile rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber: Allah-ü Teâlâ:
- Yâ Âdem, deyince;
Hazreti Âdem:
- “Buyur Ya Rabbi! Huzur ve hayır senin elindedir’, der.
56 bn Mace, Fiten, 2/1359, hadis no: 4076.
42
- Bir grup cehennemligi ordan çıkar! Hz. Âdem:
- Bunlar kimlerdir? diye sorunca Allah-ü Teâlâ:
- Cehenneme giren her binden dokuz yüz doksan dokuzudur, diye cevap verir.
“O anda (kıyamet anında) küçükler birden yaslanır. Yüce Allah söyle buyurur: “ Ve
insanları sen sarhos görürsün, hâlbuki onlar sarhos degildir velâkin Allah’ın azabı
siddetlidir.” Huzur-u risâlette bulunanlar:
- ya Resulüllah, su cehenneme gitmeyen binde bir hangimizdir?
Dediler, bunun üzerine Resulüllah,
- Size müjdeler olsun, sizden bir kisiye mukabil Ye'cüc ve Me'cüc’den
bin kisi (cehenneme gönderilecektir) buyurdu. Sonra: Muhammed’in nefsi elinde
olan Allah’a yemin ederim ki: Ben sizin ehli cennetin dörtte biri olmanızı ümit
ederim, deyince; (Ebu Said el-Hudrî)
- Biz tekbir aldık ve Resulüllah bu müjdesine tazim ettik demistir.
Bunun üzerine Resulüllah;
Tekrar tekbir aldık, tekrar Resulüllah;
- Ben sizin ehli cennetin yarısı olacagınızı ümit ederim deyince; biz
tekbir aldık. Bunun üzerine Resulüllah:
- Siz insanlar içinde beyaz öküzün derisi üzerindeki siyah bir tüy
mesabesindesiniz. Veyahut da siyah bir öküz derisinde sanki beyaz bir tüy
gibisiniz, buyurdu.57
39:
57 Buhari, Enbiya, 4/138.
43
Ömer b. Hafs – Hafs – A’mes – Ebu Salih – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki ile
rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber: Allah-ü Teâlâ:
- Yâ Âdem, deyince;
Hazreti Âdem:
- “Buyur Ya Rabbi! Huzur ve hayır senin elindedir’, der.
- Bir grup cehennemligi ordan çıkar! Hz. Âdem:
- Bunlar kimlerdir? diye sorunca Allah-ü Teâlâ:
- Cehenneme giren her binden dokuz yüz doksan dokuzudur, diye cevap
verir. “O anda (kıyamet anında) küçükler birden yaslanır. Yüce Allah söyle buyurur:
“ Ve insanları sen sarhos görürsün, hâlbuki onlar sarhos degildir velâkin Allah’ın
azabı siddetlidir”. Peygamberin bu sözleri orada bulunanları üzdü.
- ya Resulüllah, su cehenneme gitmeyen binde bir hangimizdir?
Dediler, bunun üzerine Resulüllah,
- Size müjdeler olsun, sizden bir kisiye mukabil Ye'cüc ve Me'cüc’den
dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz kisi (cehenneme gönderilecektir) buyurdu. Siz
mahser halkının umumuna kıyas edilince, ancak siz bir beyaz öküzün derisi
üzerindeki siyah bir tüy mesabesindesiniz. Veyahut da siyah bir öküz derisinde sanki
beyaz bir tüy gibisiniz, buyurdu.
44
- Ben sizin ehli cennetin dörtte biri olmanızı ümit ederim, deyince; (Ebu
Said el-Hudrî)
- Biz tekbir aldık ve Resulüllah bu müjdesine tazim ettik demistir.
Bunun üzerine Resulüllah;
Tekrar tekbir aldık, tekrar Resulüllah;
- Ben sizin ehli cennetin yarısı olacagınızı ümit ederim deyince; biz
tekbir aldık.58
40:
Yusuf b. Musa – Cerir – A’mes – Ebi Salih – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki ile
rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber: Allah-ü Teâlâ:
- Yâ Âdem, deyince;
Hazreti Âdem:
- - “Buyur Ya Rabbi! Huzur ve hayır senin elindedir’, der.
- Bir grup cehennemligi ordan çıkar! Hz. Âdem:
- Bunlar kimlerdir? diye sorunca Allah-ü Teâlâ:
- Cehenneme giren her binden dokuz yüz doksan dokuzudur, diye cevap
verir. “O anda (kıyamet anında) küçükler birden yaslanır. Yüce Allah söyle buyurur:
58 Buhari, Tefsir, 6/97.
45
“ Ve insanları sen sarhos görürsün, hâlbuki onlar sarhos degildir velâkin Allah’ın
azabı siddetlidir.” Peygamberin bu sözleri orada bulunanları üzdü.
- ya Resulüllah, su cehenneme gitmeyen binde bir hangimizdir?
Dediler, bunun üzerine Resulüllah,
- Size müjdeler olsun, sizden bir kisiye mukabil Ye'cüc ve Me'cüc’den
bin kisi (cehenneme gönderilecektir) buyurdu. Sonra: Muhammed’in nefsi elinde
olan Allah’a yemin ederim ki:
- Ben sizin ehli cennetin üçte biri olmanızı ümit ederim, deyince; (Ebu
Said el-Hudrî)
- Biz tekbir aldık ve Resulüllah bu müjdesine tazim ettik demistir.
Bunun üzerine Resulüllah;
Tekrar tekbir aldık, tekrar Resulüllah;
- - Ben sizin ehli cennetin yarısı olacagınızı ümit ederim deyince;
biz tekbir aldık. Bunun üzerine Resulüllah:
- - Siz mahser halkının umumuna kıyas edilince, ancak siz bir
beyaz öküzün derisi üzerindeki siyah bir tüy mesabesindesiniz. Veyahut da siyah bir
öküz derisinde sanki beyaz bir tüy gibisiniz, buyurdu.
41:
46
Osman b. Ebi Seybe – Cerir – A’mes – Ebi Salih – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki
ile rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber: Allah-ü Teâlâ:
- Yâ Âdem, deyince;
Hazreti Âdem:
- “Buyur Ya Rabbi! Huzur ve hayır senin elindedir’, der.
- Bir grup cehennemligi ordan çıkar! Hz. Âdem:
- Bunlar kimlerdir? diye sorunca Allah-ü Teâlâ:
- Cehenneme giren her binden dokuz yüz doksan dokuzudur, diye cevap
verir. “O anda (kıyamet anında) küçükler birden yaslanır. Yüce Allah söyle buyurur:
“ Ve insanları sen sarhos görürsün, hâlbuki onlar sarhos degildir velâkin Allah’ın
azabı siddetlidir”. Peygamberin bu sözleri orada bulunanları üzdü.
- ya Resulüllah, su cehenneme gitmeyen binde bir hangimizdir?
Dediler, bunun üzerine Resulüllah,
- Size müjdeler olsun, sizden bir kisiye mukabil Ye'cüc ve Me'cüc’den
bin kisi (cehenneme gönderilecektir) buyurdu. Sonra: Muhammed’in nefsi elinde
olan Allah’a yemin ederim ki:
- Ben sizin ehli cennetin dörtte biri olmanızı ümit ederim, deyince; (Ebu
Said el-Hudrî)
47
- Biz tekbir aldık ve Resulüllah bu müjdesine tazim ettik demistir.
Bunun üzerine Resulüllah;
Tekrar tekbir aldık, tekrar Resulüllah;
- Ben sizin ehli cennetin üçte biri olmanızı ümit ederim, deyince; (Ebu
Said el-Hudrî)
- Biz tekbir aldık ve Resulüllah bu müjdesine tazim ettik demistir.
Bunun üzerine Resulüllah;
Tekrar tekbir aldık, tekrar Resulüllah
- Ben sizin ehli cennetin yarısı olacagınızı ümit ederim deyince; biz
tekbir aldık. Bunun üzerine Resulüllah:
- Siz mahser halkının umumuna kıyas edilince, ancak siz bir beyaz
öküzün derisi üzerindeki siyah bir tüy mesabesindesiniz. Veyahut da siyah bir öküz
derisinde sanki beyaz bir tüy gibisiniz, buyurdu.59
42:
Vekî’ – A’mes – Ebi Salih – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki ile rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber: Allah-ü Teâlâ:
- Yâ Âdem, deyince;
Hazreti Âdem:
59 Müslim, mân, 1/139.
48
- “Buyur Ya Rabbi! Huzur ve hayır senin elindedir’, der.
- Bir grup cehennemligi ordan çıkar! Hz. Âdem:
- Bunlar kimlerdir? diye sorunca Allah-ü Teâlâ:
- Cehenneme giren her binden dokuz yüz doksan dokuzudur, diye cevap
verir. “O anda (kıyamet anında) küçükler birden yaslanır. Yüce Allah söyle buyurur:
“ Ve insanları sen sarhos görürsün, hâlbuki onlar sarhos degildir velâkin Allah’ın
azabı siddetlidir”. Peygamberin bu sözleri orada bulunanları üzdü.
- ya Resulüllah, su cehenneme gitmeyen binde bir hangimizdir?
Dediler, bunun üzerine Resulüllah,
- Size müjdeler olsun, sizden bir kisiye mukabil Ye'cüc ve Me'cüc’den
dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz kisi (cehenneme gönderilecektir) buyurdu. Sonra:
Muhammed’in nefsi elinde olan Allah’a yemin ederim ki;
- cennet ehlinin dörtte biri olmayı ister miydiniz? Ben sizin ehli
cennetin dörtte biri olmanızı ümit ederim.
- Ben sizin ehli cennetin üçte biri olacagınızı ümit ederim.
- Ben sizin ehli cennetin yarısı olacagınızı ümit ederim deyince; biz
tekbir aldık. Bunun üzerine Resulüllah:
- Siz mahser halkının umumuna kıyas edilince, ancak siz bir beyaz
öküzün derisi üzerindeki siyah bir tüy mesabesindesiniz. Veyahut da siyah bir öküz
derisinde sanki beyaz bir tüy gibisiniz, buyurdu.60
43:
60 Ahmed, 3/32.
49
Ebu Kureyb – Yunus b. Bükeyr – Muhammed b. shak – Âsım b. Ömer b.
Katade – Muhammed b. Lebid – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki ile rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber söyle buyurmustur:
“Ye'cüc ve Me'cüc (seddi) açılacak ve Allah-ü Teâlâ’nın: “ve onlar her
tepeden hızla inecekler” (Enbiya-96) ayetinde buyurdugu gibi onlar çıkıp yeryüzünü
istila edecekler. Müslümanlar da onlar(ın saldırısın)dan dolayı yerlerini bırakıp geri
çekilecekler. Hatta kalan müslümanlar sehirlerine ve kalelerine (sıgınmıs) olacak ve
mevasi (deve, sıgır, koyun, keçi)sürülerini yanlarına barındıracaklar(yani mera’ya
gönderemeyecekler). Ye'cüc ve Me'cüc (öncüleri) bir nehre ugrayıp yatagında hiçbir
sey kalmayacak sekilde suyunu içip tüketecekler. Onların arkasından gelen
geridekiler oraya ugrayacaklar ve sözcüleri: süphesiz bu yerde bir kere su vardı,
diyecek. Onlar yeryüzüne hâkim olacaklar. Sonra sözcüleri: Su insanlar yeryüzü
halkıdır, islerini bitirdik. And olsun ki simdi gök halkı ile savasacagız, diyecek. Hatta
onlardan biri harbesini(kısa mızragını) göge dogru fırlatacak ve harbesi kana
bulanmıs olarak geri dönecektir. Bunun üzerine onlar: Biz gök halkını da süphesiz
öldürdük, diyecekler. Onların böyle oldugu sırada Allah aniden deve kurdu sürüsüne
benzer hayvanlar gönderecek ve bu hayvanlar onları boyunlarından yakalayacak ve
onlar çekirge sürüsünün ölümü gibi ölüp birbirinin üstüne yıgılıp kalacaklar.
Sabahleyin müslümanlar: kim canını feda edip onların ne yaptıgına bakacak?
50
diyecekler. Bunun üzerine müslümanlardan nefsini Ye'cüc ve Me'cüc’e öldürtmeye
hazırlamıs durumda olan bir adam (sıgındıgı yerden) inecek ve Ye'cüc ve Me'cüc
güruhunu ölmüs olarak bulacak. Bunun üzerine müslümanlara söyle seslenecek:
Dikkat ediniz! Sizleri müjdeliyorum. Düsmanlarınız ölmüslerdir. Bunun üzerine
müslümanlar (sıgındıkları yerlerden) dısarı çıkacaklar ve küçükbas, büyükbas
hayvanlarını salıverecekler. Fakat Ye'cüc ve Me'cüc’ün etlerinden baska hayvanların
yiyecegi hiçbir ot olmayacak. Hayvanlar yedikleri (besleyici) bir otla en güzel
biçimde semizlendigi gibi onların etlerini yemekle o biçimde semizlenecekler.”61
44:
Yakub – Ebû Yakub – Muhammed b. shak – Âsım b. Ömer b. Katade –
Mahmûd b. Lebîd – Ebi Sa’id el-Hudrî tarîki ile rivayet edilmistir.
Hz. Peygamber söyle buyurmustur:
“Ye'cüc ve Me'cüc (seddi) açılacak ve Allah-ü Teâlâ’nın: “ve onlar her
tepeden hızla inecekler” (Enbiya-96) ayetinde buyurdugu gibi onlar çıkıp yeryüzünü
istila edecekler. Müslümanlar da onlar(ın saldırısın)dan dolayı yerlerini bırakıp geri
çekilecekler. Hatta kalan müslümanlar sehirlerine ve kalelerine (sıgınmıs) olacak ve
mevasi (deve, sıgır, koyun, keçe)sürülerini yanlarına barındıracaklar(yani mera’ya
61 bn Mace, Fiten, 2/1363, hadis no:4079.
51
gönderemeyecekler). Ye'cüc ve Me'cüc (öncüleri) nehire ugrayıp yatagında hiçbir
sey kalmayacak sekilde suyunu içip tüketecekler. Onların arkasından gelen
geridekiler oraya ugrayacaklar ve sözcüleri: süphesiz bu yerde bir kere su vardı,
diyecek. Onlar yeryüzüne hâkim olacaklar. Sonra sözcüleri: Su insanlar yeryüzü
halkıdır, islerini bitirdik. And olsun ki simdi gök halkı ile savasacagız, diyecek. Hatta
onlardan biri harbesini(kısa mızragını) göge dogru fırlatacak ve harbesi kana
bulanmıs olarak geri dönecektir. Bunun üzerine onlar: Biz gök halkını da süphesiz
öldürdük, diyecekler. Onların böyle oldugu sırada Allah aniden deve kurdu sürüsüne
benzer hayvanlar gönderecek ve bu hayvanlar onları boyunlarından yakalayacak ve
onlar çekirge sürüsünün ölümü gibi ölüp birbirinin üstüne yıgılıp kalacaklar.
Sabahleyin müslümanlar: kim canını feda edip onların ne yaptıgına bakacak?
diyecekler. Bunun üzerine müslümanlardan nefsini Ye'cüc ve Me'cüc’e öldürtmeye
hazırlamıs durumda olan bir adam (sıgındıgı yerden) inecek ve Ye'cüc ve Me'cüc
güruhunu ölmüs olarak bulacak. Bunun üzerine müslümanlara söyle seslenecek:
Dikkat ediniz! Sizleri müjdeliyorum. Düsmanlarınız ölmüslerdir. Bunun üzerine
müslümanlar (sıgındıkları yerlerden) dısarı çıkacaklar ve küçükbas, büyükbas
hayvanlarını salıverecekler. Fakat Ye'cüc ve Me'cüc’ün etlerinden baska hayvanların
yiyecegi hiçbir ot olmayacak. Hayvanlar yedikleri (besleyici) bir otla en güzel
biçimde semizlendigi gibi onların etlerini yemekle o biçimde semizlenecekler.”62
45:
62 Ahmed, 3/77.
52
Ahmed – babası – brahim – Haccac b. Haccac – Katade – Abdullah b. Ebi
Utbe – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki ile rivayet edilmistir.
Resulüllah “beyti, Yecüc ve Mecüc’ün çıkısından sonra haccedin, umre
yapın” buyurdu.63
46:
Süveyd b. Amr el-Külebî – Ebân – Katade – Abdullah b. Ebi Utbe – Ebu
Sa’id el-Hudrî tarîki ile rivayet edilmistir.
Resulüllah “beyti, Yecüc ve Mecüc’ün çıkısından sonra haccedin, umre
yapın” buyurdu.64
47:
Süleyman b. Davud – mrân – Katade – Abdullah b. Ebi Utbe – Ebu Sa’id
el-Hudrî tarîki ile rivayet edilmistir.
Resulüllah “Bu beyti, Yecüc ve Mecüc’ün çıkısından sonra haccedin, umre
yapın” buyurdu.65
48:
63 Buhari, Hac, 2/149.
64 Ahmed, 3/27–28.
65 Ahmed, 3/27-28.
53
Abdussamed – Ebân – Katade – Abdullah b. Ebi Utbe – Ebu Sa’id el-Hudrî
tarîki ile rivayet edilmistir.
Resulüllah “beyti, Yecüc ve Mecüc’ün çıkısından sonra haccedin”
buyurdu.66
49:
Affân – Ebân – Katade – Abdullah b. Ebi Utbe – Ebu Sa’id el-Hudrî tarîki
ile rivayet edilmistir.
Resulüllah “beyti, Yecüc ve Mecüc’ün çıkısından sonra haccedin, umre
yapın” buyurdu.67
B. RVAYETLERN ANALZ
1. Zeynep binti Cahs rivayeti.
nceledigimiz rivayetin on muhtelif versiyonu bulunmaktadır. Farklı
kaynaklarda, râvî Zührî’den itibaren degiserek muhtelif raviler aracılıgıyla Zeyneb
66 Ahmed, 3/48.
67 Ahmed, 3/64.
54
bint Cahs’tan rivayet edilmistir. Bu degisikligi Müsned’de daha da açıkça görebiliriz.
Orada hadisin üç farklı senedi mevcuttur.
Tirmizi versiyonunda dikkat çeken bir husus da Urve b. Zübeyrden sonra
sayacagımız dört bayan sahabenin isnadda yer almasıdır. Habibe ile Zeyneb Hz.
Peygamber'in üvey kızları: Ümmu Habibe ile Zeyneb b. Cahs ise Hz. Peygamber'in
hanımlarıdır. Ayrıca bu sened en çok sahabeyi toplayan senedler arasında yer
almaktadır.
Rivayet tahdis ve an’ane (mu’an’an) usulüyle nakledilmektedir. Bu tür bir
rivayet ise hadisçilerin çoguna göre bazı sartları yerine getirdiginde muttasıl kabul
edilmistir.
Buhari: Müslim, bn Mace, Nesai ve Tirmizi’ye göre inceledigimiz hadis,
‘HASEN SAHH’tir.
Hadisin muhtelif senedlerle nakli, metinde de bazı farklılıklara yol açmıstır.
Bunlar:
Müsned’de Hz. Peygamber'in hadisi uykudan yüzü kızarmıs bir sekilde
uyandıktan sonra söyledigi ifade edilirken, aynı kaynak diger varyantta buna yer
vermemistir. Yine Müsnedde yer alan diger metinde “Kelime-i Tevhid” ifadesi
bulunmamaktadır.
Müslim ise “uykudan uyandı” ibaresini kullanmıstır. bn Mace ve
Tirmizi’de aynı sekilde “yüzü kızarmıs oldugu halde uykudan uyandı” ifadesi
bulunurken, Müslim buna yer vermemistir.
Tirmizi’nin senedinde “gayra vâhidin” tabiri kullanılmıstır ki bu, rivayeti
Süfyan b. Uyeyne’den birden fazla kisinin aldıgını gösterir. Aynı zamanda Hz.
Peygamber' üç defa Kelime-i Tevhidi tekrar ettigi “yerudduha selase merrâtin”
ifadesinden anlasılmaktadır.
55
Metinde yer alan diger bir degisiklik de Hz. Peygamber'in Ye'cüc ve Me'cüc
seddinin açılan deligi göstermek için yaptıgı isarettir. Bazılarında bu “akade”
kelimesiyle ifade edilirken, bazılarında ise “hallaka” tabiriyle anlatılır. Tirmizi’de ise
bu isareti Süfyanın yaptıgı yer almaktadır.
2. bn Abbas rivayeti
Bu rivayetin sadece bir varyantı bulunmustur. Fakat Sahîh-i Buhârî’nin
baska yerlerinde ise bu rivayetin bn Abbas’tan geldigini görüyoruz ve metnin son
tarafındaki ve kâlet Zeynebu/Zeyneb dedi ki ifadesi ve sonrası bulunmamaktadır.
3. Huzeyfe bin Üseyd rivayeti
Her bir rivayetteki on alamet sıralaması her versiyonda farklıdır. Müslim’de
“1. duhân, 2. deccâl, 3. dâbbe, 4. günesin batıdan dogması, 5. nuzûl-i Îsa, 6. Ye'cüc
ve Me'cüc, 7. doguda yerin batması, 8. batıda yerin batması, 9. Cezîretü’l-Arab’da
yerin batması, 10. Yemenden çıkacak ates.” Muslim’in ikinci versiyonunda onuncu
alamet olarak nuzûl-i Îsa yerine insanları denize atacak bir rüzgâr yer almaktadır.
Tirmizi’de ise “günesin batıdan dogması, Ye'cüc Me'cüc, dâbbe, üç yerin batması ve
Aden’den ates çıkması, deccâl, duhân ve nuzûl-i Îsa” seklindedir. bn Mâce’de ise
“günesin batıdan dogması, deccâl, duhân, dâbbe, Ye'cüc Me'cüc, nüzûl-i Îsa, üç yerin
batması ve Aden’den ates çıkması” seklinde sıralama degismektedir. bn Hanbel’de
ise “duhân, deccâl, dâbbe, günesin batıdan dogması, nüzûl-i Îsa, Ye'cüc Me'cüc, üç
yerin batması ve atesin çıkması” seklindedir. Müslim, Ebû Dâvûd, bn Mâce, Tirmizî
ve Ahmed b. Hanbel’in tahriclerinde isnad, Süfyan b. Uyeyne, Furât el-Kazzâz, Âmir
b. Vâsıla Ebû Tufeyl ve Huzeyfe b. Esîd el-Gifarî’de ortaktır. Tirmizî, rivayete
56
“hasen-sahih” hükmünü vermistir.68 Buhârî Huzeyfe b. Esîd’in diger rivayetlerini
almıs iken bu rivayetini Sahîh’ine almaması ise dikkat çekicidir.
4. mran bin Husayn rivayeti
Bu rivayetin iki versiyonu bulunmaktadır ve ikisinin arasında pek fazla
degisiklik bulunmamaktadır. Tirmizî bu hadisi hasen-sahih olarak nitelemistir.
Ancak senedinin munkatı olması hadise gölge düsürdügü de açıktır.
5. Ebû Hureyre rivayeti (a)
Bu rivayet Zeyneb b. Cahs rivayetinin bir kısmının aynısı mahiyettedir.
Hadis edebiyatındaki etrâf’a69 benzemektedir. Ayrıca Kehf sûresinde 96. âyette çok
saglam seddin insası anlatılıyor, 97. âyette ise o seddi ne asabildiler ne delebildiler
denilmektedir. bn Kesîr de bu görüsü pekistirmektedir.70
6. Ebû Hureyre rivayeti
Bu rivayet hasen-garîb damgasını Tirmizî’den almıstır ve Tâbiîn, etbâ’ut-
Tâbiîn ve daha sonraki nesillerin hadisçileri tarafından pek ragbet bulmayan hadis
68 Tirmizi, Sünen, Fiten/bab fi husûf, s.477, C. IV, 2183 no’lu hadis.
69 Ugur. M, Ansiklopedik Hadis Terimleri Sözlügü, s.87, Ankara–1992.
70 bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, III/103.
57
grubundan sayılır.71 Ayrıca Mu’allimî, bn Kesîr’in söz konusu hadisin sahih
olmadıgı seklindeki görüsüne katılmakla birlikte senedinin güçlü oldugu tespitine
katılmadıgını belirtmistir. O, Ebû Dâvûd’a dayanarak, hadisin senedinde yer alan
ravilerinden Katade’nin Ebû Râfi’den hiç hadis duymadıgını, dolayısıyla metni
münker olan bu rivayetin isnadı yönünden de sahih olamayacagını belirtmistir.72 bn
Kesîr’in kendisi bu hadis hakkında söyle der: “Tirmizî bu hadîsi Katade tarikıyla
nakletmis ve “bu hasen-garîb bir hadistir, bunun baska bir tarikten geldigini
bilmiyoruz” demistir. Hadîs’in isnadı her ne kadar güçlü olsa da, metinde bulunan bir
nekaretten dolayı merfu’ olmaya layık degildir. Zira âyetin zâhiri, onların çok saglam
olan seddi asamayacakları ve delemeyeceklerini göstermektedir.”73
7. bn Mes’ûd rivayeti
Bu rivayette birçok tartısmalı konulara temas vardır; gaybı Allahtan
baskalarının bilmesi, nüzûl-i Îsâ meselesi, kıyamet senaryosunun Kur'ân'dan fazla
anlatılması meseleleri. Hâlbuki gaybı Allah’tan baska kimse bilmez diye Kur'ân bir
kaç kere tekrarlıyor, Hz. Peygambere âyetlerde söylettiriyor.74 Gaybı Nesefî: “hiçbir
mahlûkun ilminin ulasamayacagı, zahiri ve batıni hislerle kavrama imkânı
bulunmayan, delili ve emaresi olmayan, insan bilgisinin taalluk etmedigi ve Allah’ın
bilinmesini insanlardan gizledigi varlık ve islerdir” diye tarif etmektedir.75 Hamdi
71 Ugur, 102.
72 Mu’allimî, el-Envâru’l-Kâsife, s.185-6.
73 bn Kesîr, Tefsîrü’l-Kur’âni’l-Azîm, III/103.
74 68/47; 38/69-70; 7/187-188; 72/26-28; 72/8-10; 35/38; 27/65; 28/44-46; 10/39; 11/49; 12/3; 6/59;
37/6-10; 31/34; 34/14; 18/26; 16/77; 52/38; 52/41-42; 30/2-3; 3/179; 3/44; 33/63; 9/78.
75 Nesefî, Tefsîr, III,219.
58
Yazır ise: “gayb görülemeyen demek degil görülmeyen demektir” diye izah eder.76
Bir baska tarif daha ılımlı ise de bu gaybtan bahsetmeye müsaade verecegine
katılmıyoruz: “Gayb, fizik veya fizik ötesi olsun, insan kalbiyle farkına varabildigi,
hissedebildigi fakat göremedigi, duyular ve zihin yoluyla hakkında kesin nesnel
bilgiye sahip olamadıgı her seydir”.77 Bu rivayet süphesiz nüzûl-i Îsa’yı kabul
edenler için delil teskil eden rivayetlerdendir. Bu konudaki kanaatimizi daha da
belirginlestiren çalısmaya atıfta bulunarak yetinelim.78
8. Nevvas bin Sem’ân el-Kilabî rivayeti (a)
Bu rivayetlerin uzunlugu ve çok karmasıklıgı hadîse güven vermedigi
açıktır. Hz. Peygamber'e cevâmiu’l-kelim verildigi dikkate alınırsa bu rivayetin çok
uzun kalacagı malumdur. Rivayetin içeriginde efsanevi anlatılar, gaybtan bilgiler,
tarihi veriler, tesbihler v.s. bulunmaktadır.
9. Nevvas bin Sem’ân el-Kilabî rivayeti (b)
Bu rivayet de bir önceki büyük rivayetin bir parçasıdır. Düsüncemize göre
bir nevi iktibas halinde ihtiyaç duyulan halde konu ile ilgili olarak rivayet edilene
benzemektedir.
76 Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'ân Dili, I, 174.
77 Albayrak. Halis, Kur'ân'da nsan Gayb liskisi, s.158-159.
78 Kırbasoglu, Hz. sa’yı Gökten ndiren Hadislerin Tenkidi, slâmiyât III (2000), sayı:4.
59
10. Ebû Saîd el-Hudrî rivayeti (a)
Bu rivayet ile Nuvvas b. Sem’an’ın rivayeti içerik bakımından büyük
benzerlikler içermektedir. Dolayısıyla aynı degerlendirme bu hadis için de söz
konusudur.
11. Ebû Saîd el-Hudrî rivayeti (b)
Eger Ye'cüc ve Me'cüc kıyamet kopmak üzereyken çıkacaksa hac ve ümre
yapmak için zaman bulunabilir mi acaba? diye soru akla gelmektedir.
kinci bölümde, metinleri tüm versiyonları ile bir arada vermeye çalıstık.
Ardından da bazı mülahazalarda bulunma tesebbüsünde bulunduk. Bu acizane
degerlendirmeleri bir sonraki bolümde daha da olgunlastırarak konuya göre vermeye
çalısacagız. Bazı rivayetlerin yorumsuz kalması ise konu ile ilgili malumatları
bulamayısımızdan kaynaklandıgını da itiraf edelim.
60
II. BÖLÜM
YE'CÜC VE ME'CÜC HAKKINDAK RVAYETLERN
SENEDLER ve ANALZ
Hadis ilminin malzemesini olusturan rivayetler, baslıca iki kısımdan
meydana gelir. Bunlardan birine isnat digerine ise metin denilmektedir. snat, haberi
nakleden raviler silsilesine verilen isimdir. Metin ise “isnadın kendisinde son
buldugu sözlü kısımdır.”79
Ye'cüc ve Me'cüc hadislerinin senetlerini incelemek için onların tariklerini
kütüb-i tis’a genelinde ve müsned sahiplerinin kendi eserleri nezdinde verecegiz.
Ayrıca rical tahlili de yapılacaktır.
Bulabildigimiz kadarıyla Kütüb-ü sitte ve Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde
Ye'cüc ve Me'cüc ile ilgili 15 adet rivayet mevcuttur. Bu haberler çesitli sahabilerden
gelmektedir ve bazıları birbirine benzemektedir. Biz sadece Ye'cüc ve Me'cüc
kelimeleri geçen rivayetleri almıs bulunmaktayız.
kinci bölümün esasını teskil eden senet tahlilini islerken, önce
musanniflerin eserlerindeki tüm tarikleri çıkartacagız ve sonunda kütüb-i sitte ve
Ahmed bin Hanbelin Müsnedi’ndeki tariklerin genel senet agını verecegiz. Ondan
sonra üzerinde bazı mülahazalarda bulunacagız.
79 bn Hacer, Nüzhe, s.53.
 
 
 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol