Kudret Helvası ve Bıldırcın
Bakara Suresi :
Ve sizi bulutla gölgeledik, size kudret helvası ve bıldırcın gönderdik ve «Verdiğimiz güzel nimetlerden yeyiniz» (dedik). Hakikatta onlar bize değil sadece kendilerine kötülük ediyorlardı. ﴾57﴿
Araf Suresi :
Biz İsrailoğullarını oymaklar halinde oniki kabileye ayırdık. Kavmi kendisinden su isteyince , Musa'ya, «Asanı taşa vur!» diye vahyettik. Derhal ondan oniki pınar fışkırdı. Her kabile içeceği yeri belledi. Sonra üzerlerine bulutla gölge yaptık , onlara kudret helvası ve bıldırcın eti indirdik. (Onlara dedik ki) «Size verdiğimiz rızıkların temizlerinden yeyin.» Ama onlar (emirlerimizi dinlememekle) bize değil kendilerine zulmediyorlardı. ﴾160﴿
TA HA Suresi :
Ey İsrailoğulları! Sizi düşmanınızdan kurtardık ; Tûr'un sağ tarafına (gelmeniz için) size vâde tanıdık ve size kudret helvası ile bıldırcın eti lütfettik. ﴾80﴿
Yukarıda Kuran-ı Kerimde sırasıyla üç suredeki ayetlerin türkçe mealini yazdım dikkat edecek olursanız bu üç suredede belirtilen ayetlerde aynı şeyden bahsetmektedir. "kudret helvası ve bıldırcın " israiloğullarına verilen bu nimetlerden neden Kuran-ı Kerim'de 3 ayrı surede aynı olaydan bahsediyor. Burada dikkat çekilmek istenen husus nedir ?
مَنَّ وَالسَّلْوٰ -> menne vesselva -> "kudret helvası ve bıldırcın "
مَنَّ -> menne -> kudret helvası
وَالسَّلْوٰ -> vesselva -> ve bıldırcın
Çok ilginçtirki "Kudret Helvası" , Tevrat'da ise "mann" olarak geçmekte Tevrat'ın Sayılar Bölümü, 11. Babındaki ayette şöyle deniliyor:
"Ve mann, kişniş tohumu gibi idi ve görünüşü ak günlük görünüşü gibi idi. Kavim dolaşır ve onu devşirirlerdi ve yerlerdi ve tencerelerde haşlar ve ondan pideler yaparlardı ve tadı taze yağ tadı gibi idi. Ve geceleyin ordugâh üzerine çiğ indiği zaman üzerine mann inerdi."
Yine Tevrat'ın Çıkış bölümünde "mann"'a işaret ediliyor ;
"Ve vaki oldu ki, akşamleyin bıldırcınlar çıkıp ordugâhı kapladılar ve sabahleyin ordugâhın etrafında çiğ düşmüştü. Ve düşmüş olan çiğ kalkınca, işte, çölün yüzünde, toprağın üzerinde, kırağı gibi küçük, yuvarlak bir şey vardı. Ve İsrailoğulları görüp birbirine dediler: Bu nedir? Çünkü o nedir bilmediler. Ve Musa, onlara dedi: Bu Rabbin yemek için size verdiği ekmektir."
Kuran-ı kerim'de Yusuf suresi 111. ayet'de bu durumu daha iyi anlayabiliyoruz ;
"Andolsun onların kıssalarında akıl sahipleri için ibretler vardır. Kur’an, uydurulabilecek bir söz değildir; fakat o, kendinden öncekiler için onay, her şey için detaylı açıklama, iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir." ﴾Yusuf -111﴿
Peki Tevrat'da "mann" ve onu tasdik eden Kuranı Kerim'de "menne" olarak geçen bu kudret helvasının insanlık için önemi nedir ? Burda aslında gelecekte yaşanacak bir olaya bilimsel bir buluşamı işaret vardır ? bilemiyorum.
Aşağıdaki ayette ise samiri'nin altından yaptığı buzağı heykelini Hz. Musa (A.S.)'ın yakarak kül etmesinden , sonrada o külleri denize dökeceğinden bahsediyor. Ancak ayeti çok dikkatlice okursak bize çok ilginç ip uçları vermekte ;
"Haydi, dedi, defol, çünkü sana hayatta şöyle demek var, temas yok, hem sana bir vaîd var ki ona aslâ hulfedilmiyeceksin, o başını bekleyip durduğun ilâhına da bak, her halde biz onu yakacağız da yakacağız, sonra da kül edip onu muhakkak deryaya dökeceğiz."﴾TA HA-97﴿
- "biz onu yakacağız da yakacağız" ( Yakılan şey nedir ? Samiri'nin yaptığı som altından buzağı heykeli , şimdi dikkat edelim ayette "yakacağız da yakacağız" deniyor sadece bir defa yakmıyor çoğul kullanıyor yani defalarca yakılacak ! Bir şeyin defalarca yakılması demek o şeyin önce yakılıp sonra soğutulması sonra tekrar yakılması anlamını içerir . Çünkü zaten yanan birşey yanar halde iken ikinci kez yanamaz tekrar yanması için soğuması gerekir. O halde som altından olan buzağı heykeli defalarca yakılıp soğumaya bırakıldı.)
- "sonra da kül edip" ( Altın defalarca yakılıp soğutulduktan sonra kül ediliyor. Burada altının başka bir işleme mağruz kaldığını görüyoruz. Bildiğimiz üzere madde üç şekile girer katı sıvı ve gaz Altın 1063°C'de eridiğine göre Katı olan altın 1063 °C 'den sonra erir ve sıvı hale döner eriyik halde olan altın kül olmaz ! 2 600 °C'de kaynamaya başlar ve gaz haline dönüşme eğilimi gösterir. Ama bu durumların hiç birinde kül olmaz. Aşağıdaki açıklama sanırım bu konuya açıklık getirmekte.. Tabiki en doğrusunu Allah C.C. bilir. )
- "onu muhakkak deryaya dökeceğiz." Kül haline dönüşen altın , (monoatomik altın süper iletken bir maddedir. Ve bulunduğu kabın dışarısına geçiş yapar bunu engellemenin tek yolu monoatomik altını suyun içerissine koymaktır. Bu saf atomik altının bir diğer özelliği ise içinde bulunduğu kabın ağarlığını hafifletmesidir.) denize dökülerek tamamen tekrar bir araya gelmesi engellenir. Yani artık tekrardan bir buzağı heykeli yapılamaz.
Seyit Coşkun